2 Şubat 2011 Çarşamba

yeni yer _ yeni durum

Üç ay içinde, "o" durumu, "bu" durumu derken geçirdiğim değişimin ivmesi, hiç alışık olmadığım kadar yüksek. Şimdi, başka bir yerde başka birşeyler olma haline alışma evresindeyken, cuma günü için aldığım ankara otobüs bileti içimi ısıtıyor. burası soğuk, bir de ıssız.


Gelmeden önce başlayan "şaşkın ördek" evresi geldiğimde "yeni hayatın taze sevinci"yle pekişti ama bu sevinç kıvılcımı kısa sürede söndü. Hatta geldiğim yerde, ben gelmeden benimle ilgili yapılmış planları öğrendiğim an, bünyem kendi planlarımı yanından yöresinden tırtıklamaya başlayan bu yeni düzeni reddetme eğilimine girdi. Önceleri nötr durmaya çalıştığım "yeni" durum ve kişiler hakkında önyargılar ve ilk izlenimlerin yanılgıları derken, o noktada yeni bir yer ve yeni insanlara alışmanın zorluklarından birini (ve ilkini) farkediverdim. "Kimseyi adamakıllı tanımıyor olmak....". Bu aslında şu demek oluyor, insanlarla konuşurken, her söylediğine dikkat etmek tartmak, "aceba bunu bu kişiye söylersem kötü mü olur, neyin ne kadarını kime söylersem yanlış yapmamış olurum"... amanın, kurumsal hiyerarşi, kişisel izolasyon, kalıplı tanışma diyalogları...........

Burda geçen bir haftanın sonunda artık insanın uzun zaman yaşadığı şehri ne zaman ve neden özleyeceğini anlamış hissettim kendimi. daha önce iki ay hiç ankara'ya dönmeden yaşadım ve hiç özlemedim ankara'yı. Ama iki ayın sonunda döneceğimi biliyordum hep. Bu kez farklı olan şey, buradan ankaraya dönüp dönmeyeceğimi bilmemek...

eh gittim sonunda, ama bununla mutlu olmak sandığım kadar basit değilmiş.