30 Ekim 2009 Cuma

kim o?

ruhlarını teslim etmişlerdi
bakmıyorlar-duymuyorlar
tatmıyorlar-dı. geri dönüşü
yoktu ve bir kere içinde
buldular mı kendilerini
herşekilde hapsoluyorlardı.
büyülü duvarlarına dışarıyı
görme umuduyla bakınca
hülyalar görüyorlardı.
herşey yolundaydı. yolunda
gitmediğinde de yolunu bulacağını
biliyor olurlardı. çıkışı yoktu.
çıkmayı da istemiyorlardı
çıkmak olanakları olsa -kesin-
korkar çıkmazlardı. hepsi aynı
şeyi yaşıyordu. az çok.
ve "kişi" bunu her duyduğunda
tekrar ergenlik dönemine dönüp
bluğ çağı sarsıntılarına döndü
çocuk isyan kaçtı gözüne.içindeki
deniz gözlerinden dökülüp kurudu.
deniz görmek istedi.
bokun içinde yaşıyordu.
bıraksalardı onu.
hiç dokunmasalardı hayatına.

15 Ekim 2009 Perşembe

gurur duy!

kentimizde gurur duyacağımız yoğun bir bok kokusu, soluduğumuz bol egzoz, arabadan yürünmeyen, arabaların da zor yürüdüğü yollar, içemediğimiz su, milyon dolarlık borçlarımız, camiye dönüşmüş kızılay metro istasyonumuz var. daha ne olsun. ankara gittikçe çirkinleşirken kentimle gurur duyuyorum, evet birşey duyuyorum biri "gurur" diye fısıldıyor, onu duyuyorum.

söylenecek hem çok şey var hem de hiç bir şey yok.