14 Kasım 2011 Pazartesi

tEzManiA cANaVaRı

Bir kişiyi kendi kendinin canavarı, bir deli insana dönüştürmek içün o kişi yalnız başına bırakılıp, pek de inanmadığı pek de umutlu olmadığı hatta baya umutsuz olduğu bir konuda bir takım işler yapamaya mecbur bırakılır. Günlerce başka şeyleri düşünmemesi ve yapmaması gerektiği kafasına kakılır, öyle ki, bir süre sonra kendi kendinin kafasına kakması sağlanır. Mümkünse egosu yerden yere vurulmak suretiyle paçavra edilir. Kişi farklı kaçış yöntemleri deneyecektir. ucuz ve tembelce yöntemler olacaktır bunlar ve tam da bu yüzden istenilen dönüşüm çabuklaşacaktır. Dönüşüm tamamlandığındaysa, geri dönüşüm mümkün müdür... Elbette mümkündür ama izler kalacağı da muhakkaktır. Geri dönüşümün tarifi de ileriki günlerde, keşfedilir edilmez buradan ilan edilecektir. Bu süre içerisinde kendimize mukayet olalım....

17 Eylül 2011 Cumartesi


şimdi artık o yakınılan rutinler, durup kalmışlık hissi ve bunun gibi şeyler, işte onlardan sıyrılmış, ferah bir his var. gitmeler gelmeler var. bir yersizlik hali var. heryere gidebilirlik hissiyatı var.

işten atılıyor olup böyle hissediyor olmak güzel. bir özgürleşme durumu, geri dönmek istememek hali, bir cesaret var.
var da var...

4 Mayıs 2011 Çarşamba

salyangoz ağıdı



yağmur yağdı,
toprak ıslandı,
mis koktu hava
yolculuğa çıktık
süründük ordan oraya, mutlu..
son gördüğümüz de
güzel bir yeşildi
ulaşmaya çalışırken
büyük ve ağır gölgenin altında kaldık.



foto by elmodelmo from deviantart

izmir güzel güzel.....gü....ze...l

izmir'de bahar geliyor, yaz geliyor, ben hala burda mıyım nerdeyim bilmiyorum pek, kendime sürekli, burası izmir, bu karşındaki deniz vs...deyip dursam da öyle bir yerleşiklik hali büyümüş ki içime yıllarca, algılayamıyor bünyem. kendimi "mutlu" etmek için sürekli kendimle konuşuyorum. diyorum ki bak özge, sana anlatmama gerek var mı, çevrene bak, işte hep aradığın şeyler, bir ev, sana ait bir hayat... e işte tamam ne kadar sana ait olduğunu tartışmayalım, ikimiz de- ya da birimiz de- biliyoruz.. ama olsun şimdiye kadarkinden daha huzurlu olman gerek miyor muydu, böyle söylemiyor muydun...
neyse izmir güzel güzel güzel güzel güzel güzel deyip duruyorum. evet güzel gerçekten. sorun izmir'de bu okulda ya da diğer insanlarda değil. sorun benim planlı ve düzgün olmak isteyen bünyemin, rahatlamaya ve umursamamaya çalışırken bir yandan da hala herşeyi kontrol altında tutmaya çalışması yüzünden ortaya çıkan şiddetli sürtünmenin yarattığı ısı enerjisinin başka kimyasal reaksiyonları tetiklemesi ve küçüklü büyüklü patlamalar gerçekleşmesi üzerine tanımlayamadığım bu patlak çatlak durumlarla ve sonuçta ortaya çıkan negatif enerjiyle ne yapacağımı bilemememde... yani bi dur özge. bi dur.
yoksa izmir güzel izmir güzel izmir güzel güzel güzel güzel güzel. ankara'dan daha güzel.
evim de var.
para da kazanıyorum.
bu kadar mı.....
yalnızım bi de.
ama izmir güzel güzel güzel güzel güzel izmir güzel.

2 Şubat 2011 Çarşamba

yeni yer _ yeni durum

Üç ay içinde, "o" durumu, "bu" durumu derken geçirdiğim değişimin ivmesi, hiç alışık olmadığım kadar yüksek. Şimdi, başka bir yerde başka birşeyler olma haline alışma evresindeyken, cuma günü için aldığım ankara otobüs bileti içimi ısıtıyor. burası soğuk, bir de ıssız.


Gelmeden önce başlayan "şaşkın ördek" evresi geldiğimde "yeni hayatın taze sevinci"yle pekişti ama bu sevinç kıvılcımı kısa sürede söndü. Hatta geldiğim yerde, ben gelmeden benimle ilgili yapılmış planları öğrendiğim an, bünyem kendi planlarımı yanından yöresinden tırtıklamaya başlayan bu yeni düzeni reddetme eğilimine girdi. Önceleri nötr durmaya çalıştığım "yeni" durum ve kişiler hakkında önyargılar ve ilk izlenimlerin yanılgıları derken, o noktada yeni bir yer ve yeni insanlara alışmanın zorluklarından birini (ve ilkini) farkediverdim. "Kimseyi adamakıllı tanımıyor olmak....". Bu aslında şu demek oluyor, insanlarla konuşurken, her söylediğine dikkat etmek tartmak, "aceba bunu bu kişiye söylersem kötü mü olur, neyin ne kadarını kime söylersem yanlış yapmamış olurum"... amanın, kurumsal hiyerarşi, kişisel izolasyon, kalıplı tanışma diyalogları...........

Burda geçen bir haftanın sonunda artık insanın uzun zaman yaşadığı şehri ne zaman ve neden özleyeceğini anlamış hissettim kendimi. daha önce iki ay hiç ankara'ya dönmeden yaşadım ve hiç özlemedim ankara'yı. Ama iki ayın sonunda döneceğimi biliyordum hep. Bu kez farklı olan şey, buradan ankaraya dönüp dönmeyeceğimi bilmemek...

eh gittim sonunda, ama bununla mutlu olmak sandığım kadar basit değilmiş.