11 Aralık 2009 Cuma

bir varmış, bir yokmuş.

demokraaaasi şenliği! bir parti daha kapanır, yığınlar her zamanki gibi hiçe sayılır, olaylar çözülmüş olur, bu kadar kolay ki işte...
demokratik açılım, hukuki saçılım, bakımsız yargı, kaçılın türk DE-BOK-RASİ-si geliyorrrrr!!!

savaşalım, konuşmayalım, hepimiz türküz, hepimiz kürküz, kürküz yani işte hayvan postuyuz...
savaşalım, kan istiyoruz,yaşasın askere giden para,yaşasın silah ticareti, çok seviyoruz dünyayı, dünyayı öldürmeyi, adam öldürmeyi, yaşasın bok, yaşasın deBOKrasi!

5 Aralık 2009 Cumartesi

neden bilmem...

uyuyup uyandığında bir mucize olcağını, güneş doğunca daha iyi daha mutlu ve enerji dolu olacağını sanırsın ama olmaz. yine aynı rutinle başlar gün. sonrasında da ne yapacağını düşünüp hiç bişey yapamazken geçiverir. insanlara duyduğun umut sürekli azalır.ve kendine de. çünkü bi türlü içindeki o yapışkan, çirkin, iç bunaltıcı, bulanık canavarı alt edemezsin... o canavar senin sıkıntınla, mutsuzluğunla beslenir, büyür.... o büyüdükçe daha yalnız, daha tahammülsüz... herşeyden ve herkeden daha uzak olursun. işte, böyle.

10 Kasım 2009 Salı

bazı insanların iki yüzü vardır; tersi ve yüzü. ikisini de görmeden devam etmemek gerekir. bazıları gerçekten aptaldır ve bu yüzden farklı yüzler takınırlar, farklı yüzlere ihtiyaçları vardır bunların, samimiyet uzaklarındadır ve bundan korkarlar, bilemezler. yazıktır onlara.; hayatın samimi güzelliğinin tadını hiç bilemezler. bunlara dikkat etmek ve bunları umursamamak, hayata katmamak gerekir. gerçekten dikkatli olmak gerekir.aman haaa! diyorum. ve o kadar.

30 Ekim 2009 Cuma

kim o?

ruhlarını teslim etmişlerdi
bakmıyorlar-duymuyorlar
tatmıyorlar-dı. geri dönüşü
yoktu ve bir kere içinde
buldular mı kendilerini
herşekilde hapsoluyorlardı.
büyülü duvarlarına dışarıyı
görme umuduyla bakınca
hülyalar görüyorlardı.
herşey yolundaydı. yolunda
gitmediğinde de yolunu bulacağını
biliyor olurlardı. çıkışı yoktu.
çıkmayı da istemiyorlardı
çıkmak olanakları olsa -kesin-
korkar çıkmazlardı. hepsi aynı
şeyi yaşıyordu. az çok.
ve "kişi" bunu her duyduğunda
tekrar ergenlik dönemine dönüp
bluğ çağı sarsıntılarına döndü
çocuk isyan kaçtı gözüne.içindeki
deniz gözlerinden dökülüp kurudu.
deniz görmek istedi.
bokun içinde yaşıyordu.
bıraksalardı onu.
hiç dokunmasalardı hayatına.

15 Ekim 2009 Perşembe

gurur duy!

kentimizde gurur duyacağımız yoğun bir bok kokusu, soluduğumuz bol egzoz, arabadan yürünmeyen, arabaların da zor yürüdüğü yollar, içemediğimiz su, milyon dolarlık borçlarımız, camiye dönüşmüş kızılay metro istasyonumuz var. daha ne olsun. ankara gittikçe çirkinleşirken kentimle gurur duyuyorum, evet birşey duyuyorum biri "gurur" diye fısıldıyor, onu duyuyorum.

söylenecek hem çok şey var hem de hiç bir şey yok.

27 Eylül 2009 Pazar

yazmaya başladım

bekledim, sonra öğrendim bugün. biri daha söyledi. insanlara güvenme. tamam kabul ediyorum artık. giden gider. gideni bırakmak gerek. şimdi istediğim istemediğim herşeyle yine başbaşayım. yalnız olmak güzeldir. zordur. ama güzeldir. yaşıyoruz işte. budur.harekete geçme vakti!